GÖLGESİ SONSUZ UZAYAN
...Her şey mümkün; her şey, her an değişmeye ve hatta yok olmaya kavi...
Büyürken sayısız tekrar ile edindiğim en kıymetli bilgi bu. Bir de ölüm var. Ne çocukluk ne gençlik, her anda sıcaklığını koruyan. Ayak izleri hiç değişmeyen, gölgesi sonsuz uzayan o ölüm..
Dün alalede şeylerden konuştuğumuz bir anda, "Fatma Teyze vefat etmiş." , dedi annem. Beyaz şiltesini omzundan hiç indirmeyen iki katlı kiremit evinde, bana devasa büyüklükte gözleriyle muhlis bakışlar atan; ellerinde daima paylaşacağı yemişleri bulunan kadın...
yüzünü hatırlamakta zorlandığım ama adını duyduğumda ne hissettiğimden kesinlikle emin olduğum, sevgi ve şefkat denizi
Fatma teyzem ölmüş...
Çocuk koşmalarımın ilk vuslatı, kucağı bana daima bir yurt sıcaklığı veren pamuk ninem...
Onu uğurlamayı ne çok isterdim, ruhunun usul usul terk ettiği bedeninde soğuk bir iz gibi kaldı sesim...
Uzaklardan "Hoşçakal!", dedim ona.
Rehberimden silmek zorunda kaldığım, adından bir üçüncü şahıs gibi bahsetmek mecburiyeti hissettiğim, uzak bir kişi artık o...
Saçlarıma taç olan çiçeklerin ekincisi.
Oysa çocukken dizinden inmez, kapısından ayrılmazdım. Hayat, benim için hep o bahçede sürüp gidecekmiş gibi gelirdi.
Büyümek, bağlı olduğumuz herkesten her duygudan yavaş yavaş uzaklaşmakmış meğer. Belki de kopmakmış
ansızın ve birden.
Tıpkı ölüm gibi...
Leyla ARSLAN
Yorumlar
Yorum Gönder