Ana içeriğe atla

KALIN TÜRK: İSMET ÖZEL- Kemal AKIN


                KALIN TÜRK: İSMET ÖZEL

    Günümüz Türk Edebiyatı’nın yaşayan en büyük şairlerinden; İslam’ın, Türk ülküsünün savunucusu; fikir adamı, "değişimler şairi", “celladına gülümseyen adam”: İsmet Özel…

    1944 yılının Eylül ayının 19.günü, Kayseri’de dünyaya geldi. Sökeli bir babanın altıncı çocuğudur. Öğrenim hayatı ve çocukluğu ülkenin çeşitli yerlerinde geçirdi. Babası ile muhabbeti kendi deyimiyle "o, öldükten sonra" başlar. Manevi açıdan derin bir çocukluk yaşayan Özel, Ankara Gazi Lisesi'nde öğrenimini tamamladı. Artık vakit, üniversite vaktiydi.1962 yılında, Ankara Üniversitesi, Siyasal Bilgiler Fakültesi’ne kayıt yaptırdı. Bu dönemlerde 'şiir' ile ilgisi, disiplinli bir şekilde devam etti. Çocukluğundan beri 

şiirle uğraşan Özel, o dönemden aldığı ruhla şiire devam etti. Daha sonra ikinci sınıfa geldiğinde -okula devam edebildiği halde- okulu bırakma kararı aldı. Daha sonra Hacettepe Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi, Fransız Dili ve Edebiyatı bölümüne girdi ve burdan mezun oldu. Mezun olduktan sonra Devlet Konservatuar’nda Fransızca okutmanlığı yaptı.

     İlk şiirini, 1963 yılında “Yelken" dergisinde yayınladı. Bu dönemlerde 'sosyalist' görüşü benimseyen Özel, şiirlerinde konu bakımından bu düşüncesini hissettirdi.

     1966 yılında ilk şiir kitabı olan ‘’Geceleyin Bir Koşu’’yu, kendi imkanları ile yayımladı. (Bu eser, Türkiye İşçi Partisi teşkilatlarına dağıtılmış ve büyük ilgi görmüştür.)

     Takvimler 1967 yılını gösterdiğinde İsmet Özel, askerliğini tıpkı öğrenim hayatı gibi çeşitli illerde yaptı. Muş’ta askerliği devam ederken Ataol Berhamoğlu’nun ona yazdığı şiire itafen “Yıkılma Sakın” adlı şiirini yazdı.

Sana durlanmış kelimeler getireceğim.

Pörsümüş bir dünyayı kahreden kelimeler...

Kelimeler, bazıları tüyden bazısı demir.

Seni çünkü dik tutacak bilirim.

Kabzenin, çekicin ve divitin 

Tutulduğu yerden parlayan şiir.


    1969 yılında, Ataol Behramoğlu ile birlikte ‘’Halkın Dostları" dergisini çıkarmaya başladı. Bu derginin yönetiminde yer aldı ve şiirlerini bu dergide yayımlamaya başladı.

 1974 yılında ise Sezai Karakoç’un çıkarttığı ‘’Diriliş’’ dergisinde, “ mentü” şiirini yayınladı. Bu şiirle beraber Özel, ruhsal bir değişim gösterdi. İslami çerçeve içerisinde eserler vermeye başladı.Bu yüzden " mentü" şiiri İsmet Özel açısından 'değişimi' getirdiği için ayrı bir öneme sahiptir. 

İnsan,

"Eşref-i mahlûkattır." derdi babam.

Bu sözün, sözler içinde bir yeri vardı.

Ama bir eylül günü, bilek damarlarımı kestiğim zaman

Bu söz, asıl anlamını kavradı.

Geçti çıvgınların, çıbanların, reklamların arasından;

Geçti, "tarih" denilen tamahkâr tüccarı.

Kararmış rakamların yarıklarından sızarak

Bu söz yüreğime kadar alçaldı.


    1977 yılında artık fikirsel yazıları yoğunlaşmıştır. Bu yılda ‘’Yeni Devir’’ gazetesinde köşe yazarlığına başladı. Bu 

dönemde İslam’a daha fazla yoğunlaştı. Köşe yazarlığı hayatı ‘’Milli Gazete ve Yeni Şafak" gazetelerinde devam etti. Bu dönemde yazılarında, sanattan kültüre ve edebiyata kadar uzanan konulardan bahsetmiştir. 

    1978 yılında ilk fikir kitabı olan “Üç Zor Mesele"yi çıkardı. Bu kitapta 'modernleşme ile birlikte toplumun yozlaşan yönlerini' dile getirdi. Yine "Medeniyet" kavramının yanlış benimsenmesi sonucu ortaya çıkan yabancılaşma konusunu bu eserde işlemiştir.

     Daha sonra “Cuma Mektupları“ adlı kitabı ile okurlarıyla buluşan Özel, önceki kitabının bir devamı niteliğinde toplumsal konulara değinmiş, Türkiye’nin sorunları ile ilgili tavsiyeler vermiştir.

      1980 yılında “Şiir Okuma Kılavuzu “ kitabını yayınlamış, bu eserde 'şiir poetikası' hakkında bilgiler vermiştir. (Bu eser hâlâ Türk şiirine ve şairine önemli katkılar sunar.)

       1984 yılında -belki de en popüler şiirlerinden biri olan- ‘’Celladıma Gülümserken’’ adlı şirinin adıyla kitabını çıkardı. Daha sonra,1987 yılında şiirlerini topladığı ‘’Erbain’’ şiir kitabını çıkardı. (Bu eserde nerdeyse tüm şiirlerini toplamıştır ve İsmet Özel, bu kitabından sonra uzun bir süre şiir yazmamıştır.) Daha sonra 1992 yılında ‘’Mevsimlerin İnsanlara Yaptığı Fenalıklar’’ adlı şiirini yayımlamış ve bu eser, edebiyat dünyasında ses getirmiştir. Bu şiirlerle birlikte ‘’İsmet Özel Şiire Geri Döndü!’’ manşetleri atılmış ve heyecan yaratmıştır.

      Son eseri olan ‘’Of Not Being A Jew’’ 2005 yılında yayınladı. Bu tarihten sonra içe çekilen Özel, kurucusu olduğu ‘’İstiklal Marşı Vakfı"nda faaliyetlerini devam ettirdi. Haftalık yayınladığı fikir yazılarıyla okurlarıyla buluştu. 

  Son olarak, şair hakkında şunları demek istiyorum:

    İsmet Özel, gerek savunduğu düşüncelerle gerekse sanatıyla adından çokça söz ettirmektedir. Eserleri, yaşamın anlamını arayan kişilerin hayatın bir döneminde rastlayacağı eserlerdir. Şiirleri, akıcı olmakla beraber bir anlam yoğunluğu içerir. Yani, Özel’in şiirleri ilk okunduğunda anlaşılmayan fakat ikinci üçüncü okumayla anlaşılabilecek şiirlerdir. Günümüz Türk Şiir’inin en önemli mihenk taşlarından biridir. 2000’li yıllardan sonra aktifliği 

bırakmış daha sakin daha içedönük bir hayat sürdürmeye başlamıştır. Eserlerinde, ruhsal çözümlemelere bolca yer vermiştir. Biçimsel ve anlamsal olarak "İkinci Yeni Şiir"ine benzese de herhangi bir topluluğu katılmamış, bireysel şiirler yazmıştır. İsmet Özel’i fikirlerinden, dünya görüşünden bağımsız değerlendirmek ve eserlerini bu yönde okumak en mantıklı hareket olacaktır. 


Kemal AKIN

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

8 BİN- Nada DOSTİ

           8 BİN (Srebrenitsa Katliamı)          Bir anda gözlerini kapa ve büyük bir mağarada olduğunu hayal et..! Boş, nem dolu, karanlık! Kapkara! Aydınlık güneşin ışınlarının çok az girebildiği korkunç bir yerde olduğunu! Soğuk! Öyle bir soğuk ki temmuzda dahi titretiyor insanı.    Tarih 11 Temmuz. Kara gün!    Bizi nereye götürdüklerini henüz söylemişlerdi. Tarihi ve hatıralar dolu bir yer olduğunu biliyorduk, fakat burası ne bir müze ne de bir sanat galerisiydi. Sonra, buraya gelince donakaldık! Sanki başka bir mevsim ve başka bir dünyadan gelen bir soğuk hava akımı geçiyordu üstümüzden. Öğrendik ki II Dünya Harbi’nden sonra Avrupa'nın en büyük katliamın yaşandığı yermiş burası. Tam bizim durduğumuz yerde, yığınlar halinde insanlar toplanmış. Kadınlar, erkekler, yaşlılar ve çocuklar… Onlara yapılanlar ise büyük bir insanlık suçu olarak hafızalara kazınmış. Öylece donaklamaya devam ediyoruz!    Burada toplananlar ben ve sen gibi insanlarmış...! Beyefendil

GÖRÜ KANDİLLERİ- İsmet Çağrı KIZILAĞIL

GÖRÜ KANDİLLERİ Benim Adına türlü şiirler yazdığım ayna, Bana söyleyemez içimdeki sakladığım meşhur yangını. Açtığım odalarda, gösterdiğim loş ışıklar, Sebepsiz bir sonuç beklememeli ışıklar. Sebepsiz ışık patlar, sonucunda söner. Geriye ampul parlaklıklarından, kandiller kalır. Kandiller, küçük cisimlerin can yoldaşıdır. Karanlık ve zifiri bir ateş oda etrafında... Odalar içinde gizi süsleyen aynalar. Aynalar bana söyleyin  kaç dakikanız var? Vakitten bir gelinlik, damata teslim... Damatın papyonu kredilere... Ve kimilerinin "evlilik" dediği saadet banka sözlüklerine... Ayna kararır banka duraklarında. Camları susar, saydamlığı daralır masum aynaların. Aynalar, en dolu babanın susuz haykırışlarına şahittir. Ya gözgü; Mutluluk, bir umudun içindeki kelepçeye teslim. Umut, günün sonunda sözleri yutan aynalara... Aynalar, en dolu babaların haykırışına... Ve babalar, Bitmeyen ışıklara...                                      İsmet Çağrı KIZILAĞIL

KIZIL SEVDA- Abdulbaki ÇAKIR

KIZIL SEVDA Siyah sırma saçlarının vuslatına ermedikçe elim, Gün rengi yaprakların tenime değmesi neden? Senin revnaklı kalbini hissetmedikçe kalbim, Seni görünce pır pır atması neden? Güz mevsiminde o güzel bahçeleri seninle dolaşmadıkça, Gözlerim onları görse ne hacet? Nice güzel sözler işitsem de sana söylemesem. O bülbül gibi şakan dilim şarkı söylese neden? O güz bahçelerinde el ele dolaşmadıkça Kalbim sana yansa, gözüm onları neden? Ben yine ben olsam da Sen olmadıkça ben demenin manası ne? Sevgilim, her bahçede gezeriz. Senden güzelini bulamayacağını bilerek, Feleği uçtan uca dolaşsak yine ne? Ben seni bulamayacağımı bilerek çıkarım yola, O güzel güz bahçelerine yine de bana ne? Her seferinde seni görme bahanesiyle bakarım. Kasımpatılara, Güllere, Kamelyalara ama Ne Kasımpatı senin kadar renkli, Ne Gül senin kadar asil, Ne de Kamelya senin kadar zariftir. Biz bu mevsimde tanıştık seninle. Herkes sonbahar der ama sen ilk baharımsın. Ve sevgilim umarım ki İlk baharım o